14 Ekim 2015 Çarşamba

Sifnos - Işıl Işıl Bir Ada



Adını bile duymadığım bir ada daha. O kadar çoklar ki bir taraftan hangi birini duyayım. Bir de ben bugüne kadar hiç Kyklad adaları ile ilgilenmemiştim. Santorini ve Mikonos’a zaten gitmiştim. Bir de Mikonos benim adam değil. Bu ne demek şimdi diyeceksiniz. Benim hoşuma giden yunan ada tipleri var. 

Biraz daha sakin, biraz daha yunan, biraz daha karakteri olan adalar. Çoğunlukla da küçük adalar. ( Bunun Samos ve Naxos gibi büyük ve turistik olan ama karakterini korumuş istisnaları var tabii. ) Bu arada ben bu ayırımları sadece kendi gördüğüm adalar arasında yapıyorum. Bütüne baktığımda gittiğim ada sayısı devede kulak.




Türkiye yakınındaki adaların bir kısmına gittim, gitmediklerimi de ismen tanıyorum. Ama yerinde öğrenen insanlardan olarak, gitmeye kalkışmadan Kyklad ada grubu hakkında hiç fikrim yoktu. ( ohooo şimdi öyle mi, yolda her tanıştığımdan fikri almaktan elimde geleceğe dair upuzun bir liste var ).





  
Sifnos’a geçen sene bir arkadaşım gitmiş ve çok beğenmiş. İlle de git dedi bana. Şansıma da İstanbul'dan bir arkadaşımın ve eşinin Sifnos’ta evleri var ve ben gittiğim dönemde oradaydılar. Benim tarihim son anda belli olduğundan onları gitmeme birkaç gün kala aradım.- ne de olsa bir adaya gitmeden orada ne kadar kalacağımı net  bilmiyorum o yüzden de devamını planlayamıyorum -. Son derece kibar bir şekilde kalmam için beni evlerine davet ettiler ve orada kaldığım beş gün süresince  süper ağırladılar.

Onların evleri Faros’un tepesindeydi. 






Faros kumsalı olan küçük bir köy. Birkaç tavernası, iki tane plajı var. Adadaki en güzel plajlardan biri Faros’ta. Adada gidilecek çok plaj olduğundan hepsini birden görmek mümkün değil. Yine de kıyısını köşesini en çok dolaştığım adalardan biri oldu Sifnos. 








Adanın şöyle bir hikâyesi varmış.

Antik dönemde Sifnos altın madenleriyle bilinirmiş. Adalılar her yıl som altından bir yumurtayla Apollon tapınağına bağlılıklarını sunarlarmış. Bir yıl hile yapıp yaldızlı taş gönderince Apollo’nun lanetine uğramışlar. Altın madenleri yok olmuş. Ada harabeye dönmüş ve boş anlamına gelen ‘Sifnos’ adını almış. 







Adanın bir diğer özelliği içinde 365 kilisenin olması. Her güne bir kilise . Adanın nüfusu da azıcık öyle çok kalabalık bir ada değil. Bu kiliselerin içinde Panagia Chrisopigi ve Kastro’daki kiliseler benim en çok ilgimi çeken kiliseler oldular. — Zaten diğerlerini de gezmedim - Panagia Chrisopigi adanın en önemli manastırlarından Yunanistan’ın her tarafından çiftler evlenmek ve düğün yapmak için buraya geliyorlarmış. Kastro’daki kilise ise sanki bir tepsi içinde denizin içine sunulmuş gibi. Tepeden bakıldığında gerçek kiliseden çok denizin ortasında kilse maketi gibi duruyor. Lokasyon olarak bu kadar güzel bir yerde olan bir kilise hiç görmediğimi itiraf etmem gerek.







Sifnos Atinalı biraz daha sakin ve hoş ortam arayan Yunanlıların yazlık evlerinin olduğu bir ada aynı zamanda. 


Adanın başlıca köyleri Apollonia, Artemonas, Kastro ve Kamares. 


Apollonia için adanın gece hayatının kalbinin attığı yer demek mümkün. Şahane restoranlar, nefis butikler, kafeler, barlar var. Ve o kadar da şıklar ki. İsmini eskiden şimdi kilisenin olduğu yerde olan Apollo tapınağından alıyor. 







Artemonas, tamamen ev ve villa ağırlıklı bir köy. Meydanında iki tane taverna var, Ara sokaklara girince sürpriz küçük kafeler çıkıyor karşınıza. Ben bütün ara sokaklarını gezdim denebilir ve bayıldım. Burası da ismini Apollo’nun kardeşi tanrıça Artemis’ten almaktaymış.












 Kastro: 118- 1836 yılları arasında adanın başkenti olmuş. Adanın doğu yakasında tepelere doğru kurulmuş. Manzara enfes. Burada arkeolojik buluntuları, yel değirmeni evleri görmek mümkün.









 Kamares: Adanın limanı. Liman deyip geçmeyin denizi nefis. Sifnos’ta ve Paros’ta karşıma çıkan ilginç bir şey oldu topraktaki pırıltılar. Sanki her yere sim dökülmüş gibi. Özellikle Kamares’te denizin sığ yerlerinde çok gözüme çarptı bu durum. Ayağınızın dibindeki kum pırıl pırıl parlıyor. ( su o kadar temiz ki görebiliyorum ). Bu arada yunan adalarının bir de bu özelliği. Var limanda bile olsanız deniz o kadar temiz ki...






Plajlara gelince: Faros’tan zaten bahsetmiştim. 






Bunun dışında Vathi, Platis Gialos, Heroniso, Chrisopigi, Kamares adanın önemli plajları. Chrisopigi’ye, Faros’tan deniz kenarından yürüyerek gitmek mümkün. Geniş basamakları olan dağ kenarında şahane bir yoldan. 

Heronissos adanın en kuzey ucu. Küçücük bir koy 2 taverna. Otobüsle gitmesi bayağı uzun sürüyor. Bana birazcık adayı tanıma imkânı verdiğinden bu tip uzak plajlara gitmeyi seviyorum.





Sonuç olarak Sifnos benim için sürpriz bir ada oldu. Bu kadar beğenmeyi beklemiyordum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder