31 Ekim 2015 Cumartesi

Birazcık nostalji - Latin Amerika Günlüğü - Peru Lima'dan Arequipa'ya

Bu yazı biraz nostaljik bir yazı. Yani geçmişte yaptığım bir seyahate ait. Ama bir taraftan da bir o kadar da güncel. Bu seyahatin toplamında çekilmiş yaklaşık 3000 fotoğraf var. Yani bu seyahat beni tamamiyle afallatmış durumda. O yüzden 2.5 aylık latin amerika seyahatimin hikayesini bölümlere ayırarak yazmayı seçiyorum ki hazmedilebilsin, ve ders notlarına dönmeden keyifle okunabilecek bir yazı olsun.

PERU :  LİMA'DAN  AREQUİPA'YA...

Peru yıllarca gitmek istediğim yerlerden biri oldu. Özellikle de Machu Pichu. Adını telaffuz edemediğim günden beri gitmek isterim, Peru’da olduğunu bile bilmeden.

Machu Pichu diye tutturarak başlayan seyahatim iki buçuk aylık sırt çantasıyla Latin Amerika’da dolaştığım bir yolculuğa dönüştü. Peru’da yaklaşık bir ay geçirdim. 

Lima
Peru’nun başkenti. Toplam nüfusu yaklaşık 8.5 milyon..1535’te İspanyollar tarafından kurulmuş, ve 300 yıl İspanyol egemenliğinde kalmış. Hem İnka tarihi hem de İspanyollardan kalan eserleri görmek adına çok zengin. Özellikle ülkenin zengin geçmişini anlatan Museo Larco’yu mutlaka görün. 






Pachacamac: Lima’nın yaklaşık 40 Km dışında kalan arkeolojik kazı alanı. Çok geniş bir bölgeye yayılmış. Pachacamac dünyanın kurucusu tanrıymış  ama aynı zamanda da ateş ve deprem tanrısıymış. 










İlk yapımı 200 yılında başlamış ve Wari’ler ve İchma’lar zamanında önemini korumuş. 1450 yılında İnkaların gelmesiyle dini önemi artmış. Güneş tapınağı ( Templo del Sol ) ve Seçilmiş Kadınlar Tapınağı ( Mamacona ) bu dönemde yapılmış. 1532 yılında İspanyolların gelmesiyle tamamen yerle bir edilmiş. 








Amazonlar ve İquitos...
Amazonların Peru’nun neredeyse yarısını kaplamasına rağmen buralara ulaşacak yol olmadığından iç bölgeleri ziyaret etmek çok da kolay değil. 












Ben Peru’da Amazon bölgesini ziyaret edebilmek için İquitos’a gitmeyi seçtim. İquitos’a arabayla ulaşmak mümkün değil. Ya küçük pır pır uçaklarla ya da nehir yoluyla gelinebiliyor. Ben Lima’dan uçtum ve nehir yoluyla Yaklaşık 3 saat uzaklıktaki bir bölgeye giderek orada kaldım. 








Kaldığım yerde elektrik yoktu. Yakındaki bir İnka köyünü ziyaret ettik. Amazonların içlerine doğru ilerledikçe ve nehir yoluyla daha uzun saatler gittikçe daha ilkel kabilelere rastlamak mümkün...


















Arequipa: Peru’nun ikinci büyük şehri. Aynı zamanda da turistik açıdan en popüler bölgelerden biri. Deniz seviyesinden 2380 mt yükseklikte ve etrafında 3 tane volkan var. Misti, Chachani and PichuPichu.  Şehir “Güney Peru Turist Koridoru" denen grubun parçası. Bu gruptaki diğer şehirler Nazca, Cuzco ve Puno. Bu diğer 3 şehrin aksine Arequipa’da inkalardan kalmış kalıntılar ya da tapınaklar yok. İspanyol koloniyel  mimarisini görmek adına çok zengin. 








Özellikle bayıldım dediklerim: 

Colca Kanyonu:
 
Arequipa’nın yaklaşık 160 km dışında. Ancak yol çok virajlı ve taşlı bir yol olduğundan varması 3–4 saati buluyor. Kesinlikle değer.  Kanyonun derinliği 4160 mt. Kanyona inmek mümkün. Bölgedeki bir diğer atraksiyon Andean Condor denen yırtıcı bir kuş. Batı yarımkürenin en büyük uçan kuşu olarak da biliniyor. Bu kuşları kanyonda uçarken görmek mümkün. 











Convento de Santa Catalina:  İspanyol döneminden kalma en çok ziyaret edilen bina. Şehir içinde şehir. Daracık sokakları çiçeklerle bezeli.











  
Juanita Mummy - Museo Santuarios Andinos:  Hikâye ilginç. Juanita İnkalarca dağ tanrılarına kurban edilen birçok çocuktan birisi. Mumyası 6380 kusur metre yükseklikteki Ampato yanardağının tepesinde bulunuyor. Biraz da şans eseri. O yükseklikte dağ buzullarla kaplı olduğu için, bu mumya ancak komsu yanardağ patlayıp Ampato'nun buzullarını eritince bulunabiliyor.

Hikayesi:
İnkalar dağlara tanrı gözüyle bakıyorlar ve tanrıların öfkesini dindirmek için de arada sırada 10–14 yaşları arasındaki kız ve oğlan çocuklarını dağin tepesinde kurban ediyorlar. Bu çocukların hepsi asil ailelerin çocukları ve özel bir okulda yetiştiriliyor. (kurban okulu denilebilir) Ve bu çocukların en iyileri kurban edilmek üzere seçiliyor. Kurban edilecek çocuk yolculuğuna İnkaların başkenti Cuzco’da başlıyor, İnka hükümdarının da katıldığı törenle. Ve yolculukları çeşitli yanardağların tepelerinde son buluyor. İnkalar bu çocuklara yarı tanrı gözüyle bakıyorlarmış ve kurban olmak çok onurlu bir şeymiş. Yükseklik sarhoşluğundan ve içirilen yüksek derece alkolden çocukların ölmeden önce bir nevi trans uyuşma halinde olduklarını düşünüyorlarmış bilim adamları. Çocukların hayatı başrahip tarafından kafalarının üstüne vurulan sivri bir aletle son buluyormuş.






The Plaza de Armas: Arequipa’nın ana meydanı. Volkanik beyaz bir taş olan Sillar’dan yapılmış binalarla çevrili.








 

Nazca: Nazca Çizgileri toprağa kazınmış geometrik şekiller. Bu şekiller Nazca ve Palpa şehirlerinin arasında 80 km'lik bir bölgeye yayılmış durumda. M:S: 400 ile 650 yılları arasında yapıldıklarına inanılıyor. Şekillerin arasında kuş, örümcek, maymun balık, kertenkele gibi hayvan motiflerinin yansıra geometrik şekiller ve ağaç ve çiçek desenleri de  var. Desenler toprağın katmanları kaldırılarak yapılmış. Ancak tepeden bakıldığında görülebiliyor. Yürüyerek gezmek mümkün değil. Küçük uçaklarla yapılan turlara katılabiliyorsunuz. 


17 Ekim 2015 Cumartesi

Paros - Şıklık ve Işıltı...



Paros: Bu seyahatte gittiğim adaların en turistiği. En şık otellerin ve butiklerin olduğu ada. ( Mikonos’u saymıyorum çünkü bence oradaki  kadar şık butik ve galeriler büyük şehirlerde bile yok. Daha çok ada kılığına girmiş şık şehir orası benim için.  )


Paros üçüncü büyük Kyklad adası. Antik zamanda bugüne kadar mermer ada için zenginlik kaynağıymış. Bugün adada mermer çıkartılmıyor. Ada geçimini turizmle sağlıyor.


Çok ama çok turistik. Belki de ben yanlış sezonda gittiğimden ve araba kiralama imkânı bulamadığımdan. İçinde bulunduğum ay boyunca adada kiralanacak tek bir araba yoktu. Kapısından girmediğim araba kiralama şirketi kalmadı. Eğer şık restoranlar güzel insanlar güzel kafeler görmek istiyorsanız bu ada sizin adanız. Özellikle de Naussa.

Ben Parikia 'da kaldım. Herkes ille de Naussa diyordu ama Parikia old town çok sempatik ve otobüsle her yere ulaşabilme imkânı çok kolaylık. 







Parikia: Adanın limanı ve merkezi. Eskiden mermer ticaretinin merkeziymiş. Limanın arka tarafında eski kasaba yer alıyor. Ve burası nefes kesici. Daracık sokaklarıyla ve kemerli yollarıyla tam bir labirent. Ve o labirentin içinde kaybolmak kaybolurken her an karşınıza çıkan farklı bir sürprizin tadını çıkarmak çok eğlenceli.












 Mesela sokak çalgıcıları. Sokak çalgıcıları deyip geçmeyin, o kadar iyiydiler ki. Konser dinler gibi dinledim onları saatlerce.


 

Panagia Ekotonpyliani: Yunanistan’ın Ayasofya’sı olarak adlandırılıyor. Yunanistan’da kullanılan en eski kiliseymiş.  Adı yüz kapılı kilise anlamına geliyormuş. 


Naussa: Naussa için söylenen ‘ kozmopolit jet sosyetenin buluşma yeri. Çok şık ve güzel. Daracık bembeyaz sokaklar bu sokaklarda butikler, oteller, restoranlar. Adanın ikinci büyük kasabası.



















Lefkes: Adanın en yüksek köyü. Osmanlı zamanında adanın merkeziymiş. Adını kavak ağaçlarından alıyor. El değmemiş sakin ama çok keyifli bir köy görmek isterseniz tam yerindesiniz demektir.


Adada çok farklı plajlar var. Bunlara Parikia’dan ya da Naussa’dan otobüsle veya motorlarla ulaşmak mümkün. Mesela Kolimbithres. Küçük bir havuz gibi. Bazı plajlara arabanız yoksa belli bir yere kadar gidip yaklaşık yarım saat – bir saat yürüyerek ulaşılıyor. Glifa, Livadia, Piso Aliki,Golden beach adanın popüler plajlarından. Dediğim gibi adada çok plaj var, hangisine gitmek istediğinize karar vermek birazcık sizin zevkinize kalmış, çünkü hepsi birbirinden çok farklı.





Mesela, Marcello beach karadan 5 km . Orya otobüs yok. Ancak Parikia’dan motor kalkıyor. Kumluk bir plaj.  Naussa’dan Aya Yorgi’ plajına motor kalkıyor.. Sığ havuz gibi bir plaj, kumluk, deniz muhteşem.



ANTIPAROS

Paros’un karşısında küçücük bir ada. Bir gününüzü mutlaka buraya ayırın derim. Parikia’dan büyük motorlarla ya da Pounda’dan gemiyle geçmek mümkün. Pounda’dan her yarım saatte bir gemi var neredeyse. Parikia’dan motor ise sadece sabah ve akşam işliyor. Eskiden iki ada arasında köprü varmış. 












 Paros’a göre çok daha sakin bir ada. Çok güzel plajları var. Adanın en ünlü yeri Büyük İskender zamanında keşfedilmiş Sarkıt ve dikitleriyle ünlü Antiparos Mağarası. 

Antiparos kesinlikle benim en aından 1-2 gece geçirmeyi isteyeceğim adalardan.