7 Ocak 2014 Salı

Meteora




Seyahate bu kadar meraklı olmama rağmen, dünyanın bir ucundaki yerleri keşfedip, burnumun ucundakileri görememek gibi bir özelliğim var. Meteora da bu yerlerden biri. İşin kötüsü, seyahati planlayana kadar adını bile duymamıştım. Halbuki Lonely Planet – Yunanistan’ın kapağındaki resim Meteora’ya ait. Yani aslında Yunanistan’da asıl görülmesi gereken yerlerden biri.

Ben Meteora’ya Selanik’ten araba ile gittim. Yol yaklaşık tek yön 3,5- 4 saat sürdü. Bir de dönüşü var, tabii... Yol manzaraları şahane olmasına rağmen biraz süründüğümü itiraf etmem lazım.

Meteora’ya Selanik’ten ya da Atina’dan otobüsle veya trenle gitmenin yolları var. Meteora’ya en yakın şehir Kalambaka. Otobüsle ya da trenle Kalambaka’ya gidip oradan otobüsle, taksiyle ya da turlarla Meteora’yı gezmek mümkün.
http://www.visitmeteora.travel/en/getting-to-meteora




 



Meteora: Yunanca Meteoros kelimesinden geliyor. Anlamı, “ gökyüzünün ortasında ve havada asılı kalmış.... Ziyaret ettiğinizde size verdiği duygu da aynen böyle bir duygu.

Meteora’nın içinde bulunduğu bölgenin adı Thessaly...

Meteora, Unesco World Heritage listesinde ve Yunanistan’ın en çok ziyaret edilen bölgelerinden biri...Değişik kaya formasyonları bir taraftan binlerce yıllık bir oluşumun izlerini yansıtırken diğer taraftan da bir çeşit bilimkurgu havası yaratıyor. Bir de tüm bu kaya görüntülerinin üzerine inşa edilmiş, kuş yuvası gibi kondurulmuş manastırları ekleyin...

11. yüzyılda münzevi keşişler bölgedeki mağaralarda yaşarlarmış.14. yüzyıla geldiğimizde Bizans İmparatorluğu’nun sonuna yaklaşılıp gücünün azalması ve bölgedeki Türklerin Yunan topraklarına akınlarının artmasıyla beraber kendilerine güvenli bir kaçış yeri, yaşam yeri aramışlar. Ve Meteora’daki kayalıkların ulaşılmaz tepeleri bu iş için biçilmiş kaftan olmuş. Bu tepelere 24 manastır yapılmış, şu anda bunlardan 6 tanesi halen aktif dini merkez.




İlk manastırlara ulaşım, kaldırılabilir merdivenlere tırmanma yoluylaymış....Sonrasında keşişleri yukarı taşıyabilmek için iplerle çalışan bir çeşit vinç sitemi kullanılmış. Rahipler vinçler aracılığıyla ağların içinde tepedeki kiliselere taşınıyorlarmış.

Bugün manastırlara ulaşabilmek için 1920'lerde yapılan merdivenler kullanılıyor. Ancak merdiven deyip de geçmemek lazım, her bir manastıra inip çıkmak başlı başına bir olay, nefesiniz kalmıyor, bir manada gözleriniz kararıyor, özellikle en tepede olanlara.

Bir de tüm manastırlar 15 km’lik bir alana dağılmış durumda, manastıra gir çık sonra diğerini bul derken bayağı bir yorulduğunuzu ve aslında başınızın döndüğünü hissediyorsunuz.

Bu arada her bir manastırın açık olduğu gün ve saatlerin birbirinden farklı olduğunu da belirtmem gerek, eğer hepsini görmek gibi bir niyetiniz varsa önceden teker teker saatlerini öğrenip planlayarak gezmekte fayda var...Bir gün içinde hepsini görmek biraz matematik bile gerektirebilir :).

Bir küçük uyarı daha: Yaz zamanında seyyar satıcılar yiyecek ve içecek satıyorlarmış ancak benim gittiğim dönemde su bile bulamadık. O yüzden hazırlıklı gitmenizde, yanınızda atıştırmalık bir şeyler ve su bulundurmanızda fayda var.






Manastırlar
  
Moni Megalou Meteorou: Manastırların arasında en çok tanınanı...Deniz seviyesinden 613 mt. yüksekte, vadideki en yüksek kayanın üzerine kurulmuş. 14. Yüzyılda St. Athanasios tarafından kurulmuş, Sırp kralı Symeon’un tüm mal varlığını bu manastıra bağışlayıp keşiş olmasıyla bölgedeki en zengin manastır olmuş. İnanılacak gibi değil ama tüm basamakları tırmandık ve indik. Manastırdaki şarap yapmak için kullandıkları aletleri ve şarap küpleri , o günkü alet edevatlarını sergiledikleri bölüm- mısır öğütücüsü, saban vs- gerçekten etkileyiciydi. Bir de Angel of Peace’in bir tablosu vardı, barış meleği elinde zeytin dalı tutuyordu, geç de olsa zeytin dalının neden barış sembolü olduğunu anlamış oldum.




Moni Varlaam: Bu manastırda, insanları manastırın içine taşımak için kullandıkları vinç sitemi ve sepeti görebilmek mümkün. Aşağıya baktığım anda başımın döndüğü yükseklikten nasıl o sepetle aşağı inersin inanılacak gibi değil. Brrr,,, Bakması bile ürkütücüydü.




Moni Agias Varvaras Rousanu: Manastıra tahta bir köprüden geçilerek ulaşılıyor. İçindeki duvar resimleri ve freskler görmeye değer.  Halen 15 rahibeye ev sahipliği yapmakta.

Moni Agiou Nikolau: 15. yüzyılda inşa edilmiş manastır. İçindeki kilisede özellikle “Cennetteki Adem’in Hayvanları İsimlendirmesi “ freski görülmeli.




Moni Agias Triados: Verdiği duygu “ ücra, ıssız, uzak.”  Gerçekten de en uzaktaki manastır. Manzarası inanılmaz, 17. yüzyıldan kalma küçük bir kilisesi var. James Bond’un “ For Your Eyes Only “ filminin bir kısmı bu manastırda çekilmiş.




Moni Agiou Stefanou: Bu manastıra ulaştığınızda medeniyete ulaştınız denebilir. Buradan dini hediyelik eşyalar ve Meteora DVD’leri almak mümkün.

Kaya Tırmanışı
Ben yapmamış olsam da,  Meteora’nın kaya tırmanışı yapmayı sevenler için bir cennet olduğunu belirtmem lazım. Toplam 100 tepeye ulaşan farklı zorluklarda 700 ayrı tırmanma yolu var. Tırmanılan tepelerin bir kısmının adları; Kutsal Hayalet, Ulu Aziz, Şeytan Kulesi, Deliliğin Kıyısı ve Demir Eşik... Kaya tırmanışı yapmak isteyenler için turlar mevcut.
http://www.kalampaka.com/en/meteora/climbing.asp







1 yorum:

  1. Harika! Bizim de gitmek istediğimiz rotalardan biri. Yunanistan'ı hep deniz yoluyla keşfe çıkınca sıra gelemedi henüz. Eline sağlık!
    Neslihan

    YanıtlaSil